Cüneyt AYBEY

Cüneyt AYBEY

caybey@mynet.com

Bu Yazı...

31 Mayıs 2015 - 18:46

Bu yazı engelli kardeşlerim için yazılmıştır. Bu yazı engelli olduğu halde isyan etmeyip, yaşama sevincini yitirmeyen ve her halükarda haline şükreden isimsiz kahramanlara yazılmıştır. Bu yazı her gün etrafında engellileri görüp de yardım etmeyenlerin vicdanlarına yazılmıştır.
Bu yazı haline şükretmeyen gafillerin kalplerine yazılmıştır.  Bu yazı engelli insanlarımızı gördüğü halde, kendi bedenlerinin, organlarının ve sağlığının kıymetini bilmeyenlere yazılmıştır. Bu yazı bana mesaj atıp 'Abi, bu hafta engelliler haftası, bununla ilgili bir yazı yazar mısın?'diyen engelli kardeşim için yazılmıştır.   
            Hayat bize öğretti ki, Cenab-ı Hakk'ın bize bahşettiği her nimetin kıymetini, değerini, kadrini ancak o nimetin fikdanında yani nimetin yokluğunda anlıyoruz, biliyoruz. Bu konudaki bir Hadis-i Şerifin meali şöyledir:'Beş şey gelmeden önce beş şeyin kıymetini bilin; Ölüm gelmeden önce hayatın, Hastalık gelmeden önce sağlığın, Meşguliyet gelmeden önce boş vaktin. İhtiyarlık gelmeden önce gençliğin. Fakirlik gelmeden önce zenginliğin.' Sahih hadis kitaplarından Buhari ve Tirmizi'de yer alan bu hadis ne kadar önemli bir hakikati izhar ediyor. Ne yazık ki,  bize deruhte edilen nimetlerin çoğunun kıymetini bilmiyoruz. Ve bizim kıymetini bilmediğimiz bu nimetlerden bir başkası yoksun olunca Ona da 'engelli' diyoruz.
Acaba, gözümüzün, dilimizin, elimizin, ayağımızın sair azalarımızın kıymetini bilip hakkıyla şükredebiliyor muyuz? Ama etrafımızda gördüğümüz bazı insanlar bu nimetlerden yoksun olarak yaşıyorlar. Kelam-ı İlahi'de de ihtar edildiği gibi 'Ne kadar da az şükrediyoruz' değil mi? 
            Meselenin bir diğer yönü ise 'engelli' diye nitelendirdiğimiz bu kardeşlerimize olan davranışlarımızdır. Onları sosyal hayatın içinde oldukları gibi kabullenip topluma kazandırmaya çalışıyor muyuz? Onlara karşı duyarlı davranabiliyor muyuz? Onların haklarına saygı duyuyor muyuz? Onlara ne kadar hoşgörü ve sevgi gösterebiliyoruz?
            'En büyük engel sevgisizliktir.' 'Hayatı paylaşmak için engel yok.' 'Her insan bir engelli adayıdır.' gibi sloganlarla kutlanan 10 Mayıs-16 Mayıs tarihleri arasındaki Dünya Engelliler Haftası münasebetiyle engelli kardeşlerimize karşı davranışlarımızı bir kez daha gözden geçirebiliriz. Ayrıca nasıl  'Anneler günü' olarak yılda sadece bir gün kutluyoruz, ama annelerimizin değerini yılda 365 gün bilmemiz gerekiyor; aynı onun gibi engelli kardeşlerimizi yılda sadece bir haftada değil, her zaman düşünmeli,  onlara elimizden geldiğince yardımcı olmaya çalışmalıyız diye düşünüyorum.  
İnanın bu vatandaşlarımıza biraz daha duyarlılık göstersek, biraz daha samimi davransak, her şey çok daha güzel olacak. Aslında Onlar bizden çok şey de beklemiyorlar. Birazcık Onları anlayabilseydik, inanın Onlar daha mutlu olurlardı.
            Sevgili Osman Çolak kardeşim, sen bu konuda benden bir yazı istedin. Ben senin bu samimi isteğini nasıl geri çevirebilirdim. Bu yazıyı sana ithafen yazdım. Ve bu vesile ile senin şahsında tüm engelli vatandaşlarımızın 'Engelliler Haftası'nı kutluyorum.         Ve de gerçek engellerin insanların bedenlerinde değil de,  ruhlarında, kalplerinde ve düşüncelerinde olduğuna inanıyorum. 

Bu yazı 1683 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum