Ahmet İNCE

Ahmet İNCE

gordesgazetesi@gmail.com

Birşey Haddini Aşarsa?

28 Mayıs 2016 - 15:33

Bir mutasavvıfın sözüdür. İtibar edilecek, yaşadığımız pek çok olayın düğümünü çözecek güçlü ve kudretli bir sözdür.
            'Bir şey haddini aşarsa, zıddına inkılap eder..'
            Nedir bir şey?
            Yaşadığımız her şeydir aslında. İnsan ilişkileri, değerler, cemiyet, toplum, hukuk, siyaset, ticaret ve ne derseniz deyin cümlesidir.
            Ya had nedir?
            Sınırdır. Bir şeyin sınırıdır. Yaratılış, bir sınıra göredir mesela. Var eden, yarattığı her şeye bir ölçü koymuştur. Dolayısıyla her ölçü, aslında çizilmiş bir sınırı gösterir. Kur'an pek çok ayette, 'Haddi aşmayın' uyarısında bulunur.
            Evet, bir şey haddini aşarsa ne olur? Zıddına inkılâp eder. İnkılâp etmek, bir şeyin tam zıddına dönmesidir. Zulüm haddi aştığında, adaletin mutlaka rücu etmesi gibi.
            Bir şeyde had aşıldığında, artık eski durum orada ömrünü tamamlamıştır. Mutlaka döner. Nereye mi diyeceksiniz.
            Haddi aştığınızda; o bir şey, artık barınamaz. Yerini, kendisinin tamamen zıddı olan bir şeye bırakır. Buna inkılâp denir.
            Mesela; karanlık zıddını aştığında, bir inkılâp mutlaka gelecek demektir. Fecir bu yüzden, haddini aşan karanlığın bir inkılâbıdır.
            Cemiyet, toplum hayatı, idare biçimleri, yönetenler, halk her daim bu had üzerinedir.
            Tarih böyledir. Bugüne kadar böyle gelmiş, bundan sonra da böyle devam edecektir.
            Bir memleketi yönetenlerin ‘ben' duygusu hep öne çıkar, halk buna mecbur kalırsa, bu ilânihaye gitmez. Çünkü insanın fıtratına aykırıdır. Gün gelir, had dolar. ‘Biz' diyebilen, bir yönetim inkılâbı mutlaka gerçekleşir.
            Bir toplumda yalakalık, dalkavukluk, şahsiyetsizlik egemen olmuşsa, sanmayın hep böyle sürer. Bunun da bir haddi vardır. O had bir vakit gelir, ömrünü tamamlar. Onurlu, haysiyetli, şahsiyetli insanlar söz sahibi olur.
            Din; siyasetin, ikbalin vasıtası haline gelmiş, isteyen istediği hükmü çıkarıp istismar ediyorsa; sanmayın hep böyle gidecek. Bunun varabileceği bir sınır vardır. Ancak o sınıra gelinceye kadar çok acılar, sancılar çekilir. Sınırı aştığında inkılâp mutlaka gerçekleşir. Haysiyetli insanlar, âlimler istismara son verir. Olması gereken şekli, yerli yerine koyar.
            Adalet böyledir, hukuk böyledir, zulüm böyledir, cehalet ve nicesi hep böyledir.
            Bu hafta, niye böyle bir yazı yazdığımı merak edebilirsiniz.
            Kısaca söylemek isterim.
            Haddini aşma noktasına gelen o kadar çok konu var ki insanlar ne oluyoruz diye yakınıyor.
            Gerek yok. Had öyle kolay aşılmaz. Hukuksuzluk sınırını dolduruncaya kadar ne acayiplikler yapar. Zulüm nice perişanlıklara ve mağduriyetlere sebep olur. 'Ben' duygusuyla yönetenler; kaç vicdanı kanatır, kaç aklı paramparça eder.
            Dikeyleri düşey, yanlışları doğru, günahları sevap olarak insanlara kabul ettirmenin de bir sınırı vardır. Sınır aşıldığında, bütün şekiller yerli yerine mutlaka oturur.
            Netice itibarıyla; bir değil, birkaç inkılâba gebe gelişmeler gözlemliyorum. Haddini aşma noktasına gelen o şeyler, bugünlerde son tahribatlarını yapıyor. Yani vaktini dolduruyor. Yani sınıra yaklaşıyor.
            Yarınlarda, birden fazla inkılâba şahit olacağız. Günü geldiğinde, onların her birini kaleme alacağım'

Bu yazı 8154 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum