Yaşar ATLI

Yaşar ATLI


Bayram Şekeri

04 Temmuz 2016 - 11:34

En sevdiğim şeylerden biri gittiğim bir yerde sahafları gezmektir. Kitapları seviyorum ama ikinci el kitapları daha çok seviyorum. İkinci el kitap aldığımda kitaptaki bilgiler kadar kitabın eski sahibinin kitaba sinen ruhuyla da karşı karşıya olduğumu hissediyorum. Çünkü o kitabı daha önce alanlar şu hususlardan en az birini yapıyor:
-kitabın bazı cümlelerinin altını çizmiş oluyor,
-kitabın herhangi bir yerine birkaç cümle bir şeyler yazıyor,
-kendi ismini yazıyor,
-sayfaların arasına bir yaprak koyuyor,
-kaldığı yeri belli etmek için sayfanın köşesini katlıyor.
Sonra da nedendir bilemiyorum, kitap bir şekilde kitap mezadına düşüyor. Belki yıllarca ‘yeni sahibini' demeyeceğim yeni arkadaşını bekliyor sahafta. Onun için eski dostların kıymetini bilenler sahafa gittiği zaman köşe bucak kendisini bekleyen bu arkadaşı bulmaya çalışır. Öyle ya; bizi bekleyenleri bekletmemek lazım.
Konumuz bu değil elbet, başka bir şey. Fi tarihinde bir sahaftan aldığım bir kitabın arasından çıkan daktiloyla yazılmış bir sayfadaki bilgileri paylaşmak istedim bu gün.
Bir gün, Hazreti Ali Efendimiz gazadan geldiler. Hazreti Ebûbekir, Hazreti Ömer ve Hazreti Osman Efendilerimiz, İmâm-ı Ali'nin hânesine geldiler ve 'gazanız mübarek olsun Allah'ın Aslanı' dediler. Hazreti Ali, bir kalaylı tasla bal getirdiler ve 'buyurun' dediler.
Hazreti Ebûbekir, mübarek elini uzattı, gördü ki balın içinde bir kıl var. Kılı almak için elini uzattı. Hazreti Ömer kılı aldırmadı, dedi ki: 'Bizler Resûl-i Ekrem'in vezirleriyiz. Fâtimâtüzzehrâ Radiyallâhu Anha belki bizleri tecrübe için koymuştur. Dördümüz üç tefsir edelim'.
Hazreti Ebûbekir Efendimiz buyurdular:
—Namaz kılanların kalbi nurludur bu tastan. Dünya endişesini gönlüne getirmeden namaz kılmak tatlıdır bu baldan. İki yüz mekruhattan pak olup tevbe incedir bu kıldan.
Ondan sonra, Hazreti Ömer Efendimiz buyurdular:
—Misafir seven hane sahiplerinin kalbi nurludur bu tastan. Misafirle sohbet tatlıdır bu baldan. Misafirin kalbi incedir bu kıldan.
Ondan sonra Hazreti Osman Efendimiz buyurdular:
—Âlimlerin kalbi nurludur bu tastan. Âlimlerle sohbet tatlıdır bu baldan. Kur'ân-ı Kerim'in manası incedir bu kıldan.
Ondan sonra Hazreti Ali Efendimiz buyurdular.
—Gazaya giden gazilerin kalbi nurludur bu tastan. Al kanlara boyanıp kâfirlerle cenk etmek tatlıdır bu baldan. Kul hakkını üzerine geçirmeden, haram yemeden hanesine dönmek incedir bu kıldan.
Hazreti Ali Efendimizden sonra Hazreti Fâtımâ validemiz, 'Ben de bir tefsir edeyim' dediler:
—Eşini hoşnut eden kadının kalbi nurludur bu tastan. Eşine cefa etmeden, güzelce geçinmek tatlıdır bu baldan. Kocasının hakkını yerine getirmek ve kendinden razı etmek incedir bu kıldan.
Ondan sonra Resûlü Ekrem Efendimize haber verdiler. Efendimiz teşrif etti ve 'Ben de tefsir edeyim' dediler ve buyurdular:
—Ümmetimin kalbi nurludur bu tastan. Kevser şarabı tatlıdır bu baldan. Şeriatın yolu incedir bu kıldan.
Efendimizden sonra, Hak Teâlâ Celle Celâluhû, Cebrâil Aleyhisselâmı gönderdi. Cebrâil Aleyhisselâm buyurdular ki:
—Kardeşim ya Muhammed! Senin nübüvvet mührün nurludur bu tastan. Yarın kıyamet gününde ümmetine şefaat etmek tatlıdır bu baldan. Sırat köprüsü incedir bu kıldan.
Kâğıtta yazılan bu idi ve biraz fazlası. O fazlalık kantarın topuzunu kaçırdığı için yazmadım. Şimdi sadede gelelim. Elbette böyle bir olay yaşanmadı ve bu anlatılanlar tamamen kurgudur. Fakat anlatılanlar ve olayın kurgusu gayet güzeldir. Bu olayın yaşandığına inanmadığım halde yine de hoşuma gidiyor bu hikaye. Eminim bu yazıyı okuyan birçok insanın da hoşuna gitmiştir. İnsan zihni soyut hakikatleri müşahhaslaştırarak, bir zamana ve mekana oturtarak, dramatize ederek daha çok ve daha kolay anlıyor. Bugün televizyonun çok tutulmasının sebebi de insanın bu zihni yapısıyla alakalıdır. Onun için olsa gerektir ki mesela bir 'Çağrı' filmi hiçbir kitaba nasip olmayan teveccühe mazhar olmuştur.
Teknolojinin olmadığı zamanlarda filmlerin dizilerin yerine masallar, hikayeler vardı. Belli bir yaşın üzerinde olup büyüklerinden masal dinlemeyen yoktur her halde. Peki bugün masal dinleyen veya anlatan var mı? Cevabınız nedir bilmiyorum. Benim cevabım 'herkes'. Dizi, film v.s. izleyen herkes, sosyal medyada paylaşım yapan herkes hala masal anlatıyor veya dinliyor demektir. Değişen sadece araçlar ve sunum. Yazımızı uydurduğumuz bir mottoyla bitirelim: 'görünür olmak, görünür kılmak; işte bütün mesele.'
Ramazanınız mübarek, bayramınız kutlu olsun.

Bu yazı 1292 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum