Ahmet İNCE

Ahmet İNCE

gordesgazetesi@gmail.com

1 Kasım Sonrası?

09 Ekim 2015 - 17:59

İçeride terörle boğuşan, dışarıda yalnızları oynayan Türkiye, 1 Kasım'da sandığa gidecek. Olmadı bir daha türünden, mecburen bir seçim bu. Sandıktan nasıl bir sonucun çıkacağı kadar, 1 Kasım'dan sonra nelerin olacağı daha bir önem kazanıyor.
            Kamuoyu araştırmaları, izlenimler ve yorumlar, şu anda yine bir koalisyona işaret ediyor. AKP'nin tek başına iktidar olması, bıçak sırtında bir ihtimal olarak görülüyor. Bunun 1 Kasım için bir anlamı var. Bir ihtimal AKP tek başına iktidar olabilir. Ağır ihtimal bir koalisyon çıkabilir.
            Neticede içinde mutlaka AKP'nin olacağı, bir hükümet kurulması kaçınılmaz olacaktır.
            Ancak koalisyon kurulması halinde, ciddi zorluklar gündeme gelecektir. Çünkü AKP iktidarının, artık iflas etmiş bir Suriye politikası söz konusudur. O politika yüzünden Türkiye bölgede yalnız kalmış, önemli aktörler devreye girerek söz sahibi olmuştur.
            Rusya ve İran'ın bölgede devreye girmesiyle, Türkiye'nin içeride boğuştuğu dertlerin kangren hale gelme eğilimi vardır. Dolayısıyla 1 Kasım sonrasını olabildiğince önemsiyorum. Koalisyonlu bir hükümette; AKP'nin ortağı olacak parti, mutlaka geçmişin hatalı politikalarına karşı bir direnç gösterecektir. Bunların kabulü veya reddi, bir koalisyon hükümetinin kurulmasını güçleştirebilir.
            Siyasette 'reel politik' denilen bir kavram vardır. Hayal, fantezi, taassuptan arınmış ve gerçeklerle yapılan politika anlamındadır. Türkiye'nin Suriye politikası, bugüne kadar asla ‘reel politik' ekseninde gelişmedi.
            İktidar, hem bölge coğrafyasının ve hem tarihin gerçeklerini asla okuyamadı. Fantezi ve hayallere kapıldı. ‘Stratejik derinlik', bir müddet sonra ‘şerefli yalnızlığa' dönüştü. Mısır ve Suriye politikaları ile ‘destan yazıyoruz' nutukları, kısa sürede sabun köpüğü gibi uçup gitti. Yerine netameli dertler kaldı.
            Esad iki ayda gidecekti. Şam'da Cuma namazı kılınacaktı. Şimdi ne diyoruz? 'Geçiş sürecinde Esad ile olabilir.'
            Esad gitsin politikası icra edilirken, bölgedeki Kürt gerçeği göz ardı edildi. O gerçek şimdi bir bütün halinde gözümüzü patlatıyor. Bu fahiş bir dış politika hatasıdır. Rusya, ABD, İran öncelikli hedef olarak IŞİD'i görüyor. ABD, PYD'yi terör örgütü olarak kabul etmiyor.
            Rusya bölgeye çökerek, hem IŞİD'i ve hem Esad muhaliflerini vuruyor.
            Daha önemlisi; gerek Rusya ve İran ve gerekse ABD, Suriye'de Kürtlerin desteğine büyük önem veriyor.
            Bu tablo karşısında, Türkiye'nin yapacağı daha fazla bir şey yok. Hava sahamızı ihlal etti, uçaklarımızı taciz etti, şöyle yaparız ve böyle yaparız türünden açıklamaların fazla bir anlamı kalmıyor. Enerji potansiyeli Rusya'yla bağlı bir ülke, Suriye ‘de yaşananlar için Rusya'ya asla kafa tutamaz.
            1 Kasım seçimleri bu açıdan önemli. İçinde mutlaka AKP'nin olacağı bir hükümetin kurulması bilinen bir gerçek. Ancak bu koalisyonla olursa, mutlaka farklı bir Suriye politikası izlemek zorunda.
            Zira bölgedeki reel politik bunu gerektiriyor. Türkiye'nin iç barışı, birazda böyle bir reel politikaya dönmekten geçiyor.
            1 Kasım seçimlerinden sonra kurulacak olan hükümeti, bu sebeple ciddi bir sınav bekliyor.
     

Bu yazı 1154 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum